İnatçı Meraklı, Tohum Yeşerten Usta'ya sordu:
"Doğayla benliğin uyumu nereden gelir?
"Ne bileyim ben!"
"Peki neyi bilmediğinizi bilir misiniz?"
"Ne bileyim ben!"
"Öyleyse 'şey'leri bilmek olanaksız mıdır?"
"Ne bileyim ben! - Ama hatırın için bunlar üzerinde yüksek sesle düşüneyim biraz:
Ne biliyorum bilgi dediğin şeyin aslında bilgisizlik olmadığını? Ne biliyorum, bilgisizlik dediğim şeyin aslında bilgi olmadığını?
Sana şunu sorayım: İnsanlar nemli yerde yatarsa kemikleri çürür; oysa yılan balıkları öyle mi? İnsanlar yüksek bir ağaca tırmandılar mı yüreklerini korku sarar, titremeye başlarlar; oysa maymunlar öyle mi? Nerede kalmanın daha iyi olduğunu şimdi bu üç yaratıktan hangisi biliyor?
İnsanlar besledikleri hayvanların etini yer; geyikler ot yer; kırkayak kurtları yer; baykuş ise farelerden hoşlanır. Neyin gerçekten lezzetli olduğunu şimdi bu dört yaratıktan hangisi biliyor?
Pavyanlar dişi maymunların peşinden koşar; geyikler dişi geyiklerin; yılan balıkları balıklara giderler; adamlar ise en çok Maojiang ile Liqi'yi** beğenirler. Oysa onları balıklar görse derinlere dalarlar, kuşlar görse yükseklere uçarlar, geyikler görse uzaklara kaçarlar. Göğün altında güzelliğin ne olduğunu şimdi bu yaratıkların hangisi biliyor?
Benim gözümle bakarsan, ahlak ve görev ilkeleri, Evet'in ve Hayır'ın yolları, çözülmesi olanaksız şekilde karışmış bir yumaktır. Nereden bileyim ben bunları nasıl ayırt edeceğimi?"
İnatçı Meraklı sordu: "Peki, siz iyi ve kötüyü ayıramıyorsunuz. Ama üstün insan için de öyle mi?"
Tohum Yeşerten Usta yanıt verdi: "Üstün insan dediğin bir soyutlamadır: Düşün ki, tüm denizler alev olsa onu yakmazmış. Tüm ırmaklar buz kesilse onu dondurmaz, gök gürültüsü dağları yırtsa, kasırgalar okyanusları taşırsa onu korkutmazmış... Onun benliğini ölüm ve yaşam değiştirmezmiş. Böyle bir insan iyiyi, kötüyü ayırt etse de ne fark eder ki!"
** O devirde Çin'de güzelliği ile ünlü iki kadın.
Kaynak: Chuang-Tzu (Taoculuk Üzerine Meseller-Diyaloglar, YOL Yayınları,
Çeviren: Ömer Tulgan)