Günümüz insanı kendini tanımaya daha çok önem vermeye başladı. Kendini tanıma ve kendisi ile başkaları arasındaki benzerlikleri bularak, insanlığın birbirine benzer olduğunu doğrulama isteği de zaten yeni bir düşünce değil. Ancak yerleşik toplulukların, insanı tanıma ve anlama, yönetim biçimlerini, sistemlerini ve yaşama tarzlarını da bu temel anlayış üzerine kurma konusunda gösterdikleri çabalar, ancak göçebe toplumlarda önemli bir sorun olarak görülmüyor.
Tiyatroculuk mesleği insanla uğraşan topluluklarda neden somut bir gereksinim halini almıştır? Bu topluluklarda tiyatroculara yapılan yatırımlar; binaların inşası ve bakımı için genel bütçeden ayrılan ciddi harcamalar, projelere ayrılan önemli miktarlar, tiyatroculuk mesleğinin özel çalışma koşulları olduğu, hak ve hukukunun belirlenmesi, verimliliğinin ve üretkenliğinin arttırılabilmesi için sistemler oluşturulması, hep bu toplumların tiyatronun gerekliliğini, yaşamın vazgeçilmez gerekliliklerinden birisi olarak görme süreçlerinin sonucudur.
Demokrasi kültürünü insanın kendi kendisini yönetmesi olarak gören, bu sorumluğu bireylere dağıtmak isteyen felsefe, tiyatro kültürünü de vazgeçilmez bir gereksinim olarak görmüştür. Çükü tiyatro, demokrasi kültürü sürecini hazırlayan bir meslektir.
Tiyatroyu böyle bir sorumluluk bilinci ile anlamak, onun sahiplenilmesini de birlikte getirir. Çünkü toplumun demokrasi kültürünü benimsemesi, eleştiri ve özeleştiri kültürünün de gelişmesi demektir. Tiyatro bu kültürün gelişmesine doğrudan hizmet eder.
Tiyatrocu etik, estetik ve adalet konularında, siyasetçilerle karşılaştırıldığında, onlara göre romantik sayılabilecek düşünceler peşinde koşabilir; ortak idealler üretebilir, toplumu buna ikna etmeye çalışabilir. Bu genel perspektif içinde salt insanı konu alan tiyatro, onun zaafları, tutarlılığı, güçlülüğü - güçsüzlüğü, sapmaları, kişilik bozuklukları, özlemleri, hayalleri, sevgisi - sevgisizliği, sorumlulukları - sorumsuzlukları, sevdası, insan ilişkileri, hep tiyatronun konusunu oluşturur.
Tiyatrocu sistemleri de sorgular, sistem zaaflarını yaratan nedenleri, bu nedenleri oluşturan insanları da inceler. Bazen sorunların kaynağına inebilmek için tarih öncesine gidebilir. Bugünü de, geleceği de işleyebilir. Gelenekleri ele alır.